1.Likya Uluslararası Macera Yarışı yapılacağını duyduğumda inanılmaz mutlu
olmuştum. Değişik bir coğrafyada yarışmak ve macera yarışı virüsünün İstanbul
dışında farklı illere de yayılmasını istiyorduk.
Bir gün önceden gidip Kayaköy’ deki
Kaya Misafir Evi'ne misafir olduk. Son hazırlıklarımızı bu sıcak ev ortamında
yapıp Cumartesi sabahı saat 09:00'da yarış alanındaydık. Her şey çok organize
idi. Organizasyondaki gönüllüler güler yüzleriyle bizleri karşıladı. Saat 11:30'da
Caner'in kuralları açıklaması akabinde, haritalar dağıtıldı ve heyecan başlamış
oldu. Son derece kuvvetli takımlar vardı. Mix kategori açılmamıştı. Yarışacağımız
takımlar tabii ki bu güçlü kuvvetli erkek takımları idi. Ben takımımızın zayıf
halkasını oluşturuyordum. Yapabileceğimizin en iyisini yapacaktık; Hedefimiz
yarışı sınırlarımızı zorlayarak nokta atlamadan bitirmekti.
|  | Hazırlık Yapıyoruz | Büyük boyut için tıkla! | |
Kısıtlı zamanda haritalarımızı işaretledikten sonra otobüse binip yarışın başlayacağı
alana hareket ettik. (Son 2-3 yarışta harita işaretlemek için verilen sürenin
yetersiz olduğunu, işaretledikten sonra harita üzerinde çalışmak, rota planlaması
yapmak için yeterli zaman olmadığını düşünüyoruz.) Alana vardığımızda hareketli
güzel bir yarış alanı bizi bekliyordu. Güzel bir müzik ve bizi izlemeye gelen
seyirciler ortamı renklendirmişti. Yarışa saat 13:20 bisiklet etabı ile başladık.
Başlar başlamazda tırmanmaya...
İlk noktamız yaklaşık 3km sonra bir çeşmeydi. Bu noktaya gelen ilk ekip John&Diarmuid
idi. Arkasında da biz vardık. İmzalarımızı atıp hareket ettiğimizde diğer ekiplerde
bize yetişmişlerdi.
2. Noktaya gidiş yolu dik bir yokuşla başlıyordu. Hava çok sıcaktı. Maksimum
nabız ile hareket ediyordum. Bayağı bir zorlanmaya başlamıştım. Bir müddet sonra
diğer takımlar yavaş yavaş bizi geçmeye başladı. Bisikletten inip yürümeye başladım.
O sıcakta yürümek bile zor geliyordu. Bisikletimi Alptekin aldı ve ben hızlı
adım yürümeye devam ettim. Eğim makul bir seviyeye geldiğinde de binmeye başladım.
Yavaş yavaş resmen bir dağa tırmanıyorduk, etrafta hiç gölge yoktu. Soğuk soğuk
terliyor "Ne işim var benim bu yarışta, keşke katılmasaydım, ben sıcağı
sevmem ki" diye içimden söyleniyordum. Zemin toprakla karışık kayaydı.
Bisikletin lastikleri bu zeminde hayli kontrolsüzdü. Alptekin beni ittirerek
yardım etmek istediyse de bu beni daha çok strese sokuyordu. Küçük taşlar lastiklerin
altından kayıyordu ve ben hiç düşmek istemiyordum.
|  | Dağ Bisikleti Etabı | Büyük boyut için tıkla! | |
Bu etapta önümüzde Dorado takımı vardı. Belli bir süre birlikte ilerledik.
Benim biraz daha hızlanmam için Selçuk sırtımdaki çantayı aldı. Hafiflemek işe
yaramıştı. Dağın zirvesine yakın bir yerlerde 2.noktamızı aldıktan sonra inişlere
başladık. İnişlerde bozuk zeminden dolayı çıkışlar kadar zordu, bir o kadarda
yorucuydu. İnişler sırasında Dorada takımı bizi geçip gitti. Usanmıştım, 34
km gibi kısa bir bisiklet etabının beni bu kadar zorlayacağı hiç aklıma gelmezdi.
İnişler çıkışlarla dolu dağ yolundan bir an önce kurtulmak isterken Selçuk’un
bisikletinin lastiği patladı. Hızlı bir lastik tamiri sırasında bir şeyler yeme
şansı da bulduk. Bu kısa ihtiyaç molasının akabinde hızlandık, inişlerde sırtıma
aldığım çantamı çıkışlarda tekrar Selçuk’a verip ilerleyerek 3.kontrol noktasına
geldik. Su takviyelerimizi yapıp yola devam ettik, artık kısmen dağ yolundan
çıkmıştık.
4. Kontrol noktasına ulaşmamız çok hızlı olmuştu, bu noktaya geldiğimizde fark
ettik ki beşinci takımız. Nispeten bisiklet parkuru kolaylaşmıştı. Yer yer çıkışlı
inişli bir toprak yolun akabinde 5. noktamızı da aldık. Benim keyfim yerine
gelmişti. Son bisiklet noktamıza gelmemize çok az kalmıştı ve artık daha düzgün
bir zeminde sadece iniyorduk.
Bisikletleri Bırakıyoruz
6. kontrol noktamızda bisikletlerimizi bıraktık. İçecek takviyemizi yapıp koşmaya
başladık. En sonunda sıcağın etkisi azalmış, hafif koşar adımlarla ilerliyorduk.
Likya patikalarından ilerleyerek doğruca 7. kontrol noktasına vardık. Bu arada
her noktada bizi bekleyen inanılmaz güler yüzlü ve yardımcı hakemler vardı.
8.kontrol noktasına da Likya patikalarını takip ederek ilerlerken yıllardır
yapmak istediğim Likya Yolu yürüyüşünün bu yarışa kısmet olduğunu düşünüyordum.
Hızımız epey azalmış sadece kaybolmadan ilerlemeye çalışıyorduk.
Dikkat Hata Yapıyoruz!
8. Kontrol noktasında bir baktık ki dördüncülüğe yükselmişiz. Çok keyiflenmiştik.
Önümüzdeki takım ile de aramızda sadece 17 dakika vardı. İşte ne olduysa o noktadan
sonra oldu. Gayet kısa sayılabilecek etapta öndeki takımı yakalayıp geçmeyi
hedeflerken bir hata yaparak tam tersine 1 saat 20 dakikalık bir farka çıkmasına
neden olmuştuk. Yarışa devam eden takımlar arasında sonuncu duruma düşmüştük.
Sonradan nasıl hata yaptığımızı incelerken fark ettik ki 8. kontrol noktasını
işaretlerken yanlışlık yaparak birbirine yakın iki nokta koyup o bölgeyi algılamamızı
zorlaştırmıştık.
9. Noktaya geldiğimizde öğrendik ki yarışın başında Manimals takımı elemanlarından
biri bisikletini kaybettiği için devam edememişti. Dorado takımıysa son bisiklet
noktasına giderken takım elemanlarından birinin düşmesi yüzünden devam edememişti.
Zıkkım takımıysa sıcak nedeniyle dehidre olarak yarışı bırakmıştı. Ay Yolcuları
takımı da nokta atlayarak devam ediyordu.
Gelelim 4G Adventure takımına; 9. noktada yaptığımız hata bizi yarıştan düşürdü
diyebiliriz. Kararan havanın etkisi ile de epey yavaşlamıştık. Kontrol noktası
10'a geldiğimizde hava kararmıştı. Bu noktaya gelirken de doğru yolda olup olmadığımızı
kontrol edebilmek için ileri geri hareketler yapmış, yaklaşık yarım saat kaybetmiştik.
Kamp alanına 2 nokta sonra ulaşacaktık. Aslında bu kadar hataya rağmen keyfimizde
yerindeydi. 11. Kontrol noktasına giderken nasıl olduğunu anlamadan bir barın
ortasında bulduk kendimizi. Kayaköy'ün içindeydik. Biraz eğlenip yolumuza devam
edelim dedik ama tabii olmadı. Kayaköy'ün içinden harabelere doğru yönelerek
kiliseye çıktık. Bir süre sonra 11. kontrol noktasının bulunduğu vericideydik.
Vericide bizi bekleyen hakem imzamızı alıp başladı toplanmaya, o noktaya da
gelen son ekiptik. Ondan aldığımız habere göre önümüzdeki ekiplerden biri 12.
noktayı bulamamış, yeniden 11. noktaya gelerek yoluna farklı bir yönden devam
etmişti.
Karanlıkta patikadan giderek hedefi bulmanın kolay olmadığını biliyorduk, daha
da bir anlamış olduk. 12. noktada yine Likya patikaları üzerindeydi. Karanlıkta
patika üzerinde yol almak oldukça zordu. İki alternatifimiz vardı. Ya asfalttan
gidip aradan yükselip noktayı alacaktık ya da patikadan irtifa kaybetmeden ilerleyecektik.
Biz patikayı tercih ettik. Kaybolmamak için uyguladığımız yöntem bizi epey yavaşlatmıştı.
Yolun üzerindeki işaretleri kaybetmemek için en arkadan gelen son bulduğumuz
noktada bekliyor, öndeki işareti bulmadan hareket etmiyordu. Öndeki deişareti
bulmadan alıp başını gitmiyordu. Yaklaşık 2 km bu şekilde son derece yavaş ilerledik.
Sonuç muhteşem oldu. 12. Noktaya geldiğimizde öğrendik ki üçüncülüğe çıkmışız.
Önümüzdeki iki takım 12. noktayı almadan kampa gitmişti. Geriye mutlu mesut
bir şekilde kamp alnına ulaşmak kalmıştı.
Hisarönü’nün hareketli gece hayatının renkli ışıklarında kamp alanımıza doğru
yollandık. Alptekin yolda “acıktım! dürüm yaptıralım” diye tutturunca ona yolda
bir kokoreççi bulduk. Kamp alanında elimizi yüzümüzü yıkayacağımız düşüyle ilerken
bir de baktık ki yerleri taş dolu ufak bir çayır kamp alanı olarak belirlenmişti.
Su namına hiçbirsey yok. Gecenin 12'si de olsa kamp alanına ulaşmak çok güzel
bir duygu.
Yarış Yeniden Başlıyor!
Ertesi sabah 5:10'te yarışa başlıyoruz. Uyumak, dinlenmek için çok az vaktimiz
var. Alptekin yemeği yaparken biz Selçuk ile çadırımızı kurup yerleştik. Bütün
işlerimizi bitirip uyku moduna geçtiğimizde saat 01:30'u bulmuştu.
Birkaç saat sonra 04:20'de uyanıp hazırlanmaya başladık. Kahvaltımızı yapıp
çadırımızı kaldırdık ve 05:10'da yoldaydık. Hedef Ölüdeniz’in üstündeki Likya
Yolu'na girmek ve 800 rakımlı Kozağacı mevkiindeki hedefe gitmekti. Bizden 5
dakika önce başlayan John&Diarmuid ekibini yakalayıp geçmiştik ki, tırmanmaya
başladığımız ilk saatlerinde bize yetişip hızlıca uzaklaştılar. Sadece onlar
değil aynı zamanda yarış boyunca ilk defa karşılaştığımız Balıkesir takımı da
bizi geçti. Böylece bizim ikinci takım olan John&Diarmuid ikilisini geçmemiz
hayal oldu. Ben ekibi epey yavaşlatıyordum. Yokuş yukarı tırmanmak bana göre
değildi. İkinci takımı geçemiyeceğimizi anlayınca epey bir yavaşladık. Diğer
ekipler nokta atladıkları için üçüncü ekiptik ve bugünün noktalarını atlamayıp
zamanında bitirdiğimiz taktirde üçüncülüğümüz garantiydi. Buda bizi bir nebze
rehavete soktu. Tabii birde ayağımızın altında çıkan baloncuklar.
 | Şelaleden İp İnişi | Büyük boyut için tıkla! |
14. Noktamızı alıp Kelebekler Vadisi'nin üstündeki Faralya Köyü'deki noktamıza
ilerledik. Navigasyonu çok kolay bir etaptı. Koşabilen takımlar burada çok hızlandılar.
15. Noktamızı da alıp 150 metre'lik 3 etaplı ip inişi yapacağımız yere geldik.
İp inişi şelaleden yapılacaktı. Önümüzdeki ekiplerin hemen hemen hepsi ile burada
karşılaştık. Yarış zamanı kurallar gereği durdurulmuştu. Bütün ekipler sıra
ile ip inişine başladı. Manzara muhteşemdi. Soğuk suyun altına girmek biraz
gerginlik yaratsa da bütün yorgunluğumuzu almıştı. Üç ip boyu toplam 150m'lik
inişin akabinde ıslak ıslak deniz kanolarına ulaşacağımız kumsala doğru kayalardan
inerken karşımıza bir ip merdiven çıktı. Emniyet olarak pursik kullandığımız
bu inişte hepimizi zorlayan sıkışan pürsiğimizi aşağıya çekebilmekti. Biraz
cebelleştikten sonra kumsala inmeyi başarıp, kanolarımızın başına geldik. Gördük
ki 2'li kanolar kalmamış. Ben şimdiye kadar hep ikili kanolara bindiğim için
tek başıma nasıl gidebileceğimi bilmiyordum. Ama iş başa düşmüştü, çekecektim.
Bu sırada gölgede yatan Balıkesir takımının elemanını gördük. Başına güneş geçmiş,
dinleniyordu. Kelebekler Vadisi'nden kürek çekerek Ölüdeniz kumsalına gidecektik.
Hızlı bir şeklide yol aldık. Deniz kanoları gerçekten güzeldi. (Bir önceki hafta
girdiğimiz yarıştaki kano diye bindirildiğimiz aletleri düşününce çok mutlu
olmuştum.) Çok iyi gidiyorlardı. Bir sürat teknesi bizi takip edip, her şeyin
yolunda olup olmadığını sürekli kontrol ediyordu. Baştan beri organizasyon güvenliğe
ne kadar önem verdiğini yarışmacıların başına bir şey gelmemesi adına nasıl
uğraştığını bol bol şahit olmuştuk. Daha önce katıldığımız bazı yarışları düşününce
dört dörtlük bir organizasyondaydık. Kumsala varıp noktayı aldıktan sonra yürüyerek
Ölüdeniz lagunun ucuna doğru kumsaldan ilerlemeye başladık. Kumsalda güneşlenen
tatilciler garip garip bize bakıyor, bazıları dayanamayıp ne yaptığımızı soruyordu.
‘Race! Adventure Race!’
Ölüdeniz Kumsalı
35 dakika sonra lagunun ucuna geldik. Çantalarımızı ıslanmaması için torbaya
koyup, kıyafetlerimiz ve ayakkabılarımızla beraber başladık karşı kıyıya doğru
yüzmeye. Biraz tedirgin olmuştum. Bu kadar ağırlıkla yüzebilecek miyim? Başıma
bir şey gelir mi? diye düşünürken, o noktanın hakemi Bora'yı yanımda buldum.
Biraz uzağımda bizimle beraber yüzüyor, bir yandan da fotoğrafımızı çekiyordu.
Onu görünce çok sevindim. Torbamıda koltuğumun altına alınca kollukla yüzüyor
gibiydim. Karşı kıyada gördüğümüz 18. noktayı da alıp ıslak ıslak 19. noktaya
doğru ilerledik. Islaklık hiç rahatsız etmedi ama tuzlu su ile kurumak hiç hoş
olmadı. Öğlene doğru yine tepelere tırmanmaya başlamıştık. Haritada görünen
patikayı bulana kadar patikasız dikenlerin dalların yani yoğun bitki örtüsü
içinden ilerledik. En sonunda patika ve patikaları dahada belli hale getiren
babalara ulaştık. Babalar gününde babaları bulmak çok sevindiriciydi çok!
 | Yüzme Etabı | Büyük boyut için tıkla! |
19. Noktayı aldığımızda geriye bir tek zamanında kampa ulaşmak kalıyordu. Likya
Yolu'ndan hiç çıkmayarak tepeleri tırmanıp Kayaköy harabelerine geldik. Oradan
da bitiş çizgisine.
İkinci gün birebir rekabet edeceğimiz takım olmaması bizi biraz yavaşlatmıştı.
Yarışı toplamda 23 saat 38 dakikada bitirmiş olduk. Çok keyif aldığımız, iyi
hazırlanmış bir yarış koşmuş, bitirmiş birde üstelik üçüncü olmayı başarmıştık.
Organizasyonu üstlenen Likya Dağcılık Kulübüne ve Macera Akademisine ve destekleyen
tüm kurumlar iyi iş çıkartmışlardı. Türkiye outdoor piyasasına bu yıl giren
efsane marka The North Face'i bu yarışta görmek bizleri ayrıca sevindirdi. İnanıyoruz
ki bu kalitede bir yarış yıllar içerisinde Macera Yarışı tutkunlarının gözdesi
haline gelecek.
 | Kürsü | Büyük boyut için tıkla! |
Yarışın sponsorlar ise yerel ve ülke genelinde gördüğümüz markalardı. The North
Face, Jansport, Aktif Pedal – Specialized, Lykia World Ölüdeniz, Seven Capes
Sea Kayak, Divers Delight, İkarus, Likya2teker, Webtura, Ölüdeniz Tourism, Lokman
Hekim Hastanesi ve Olive Tree.
1. gün
-Dağ bisikleti : 34 km, %80 off-road
-Patika koşusu: 15+12=27 km, %40 gün batımından sonra
-Zorunlu Kamp: Minimum 4 saat
2.Gün
-Patika koşusu: 4 +1+3+1,5=9,5 km
-İp inişi: 150 mt, 3 kademeli, ıslak!
-Deniz kanosu: 8 km
-Kum koşusu: 1km
-Yüzme: 60 mt
Bitirme Süresi: Toplam süre; 23 saat 38 dakika. Net süre 18 saat 28
dakika
Takım halinde yapılan yarışmada dereceye girenler şöyle ;
1) Mustafa Poyraz / Cihangir YILMAZ
2) Jonh Young / Diarmuid Handley
3) Ayşin Başkır / Alptekin Başkır / Selçuk Bertan
Yarış hakkında daha fazla bilgi için buraya
tıklayınız.
Fotoğraf Galerisi: 1.
Uluslararası Likya Macera Yarışı
,
Kaya Misafir Evi'ne mi ...">
|