Bisiklet dediğimiz taşıtın son yılların ürünü olmadığını biliyoruz. 19. yüzyılın sonundan başlayarak devam eden bir serüven bisiklet. Dolayısıyla haliyle arabalarda olduğu gibi bisikletlerde de bir klâsik pazarı oluşmuş durumda. Bu yazımızın konusu gerçek bir klâsik, 1930’lardan kalma bir Adler (Kartal) 155. Bisiklet sadece yaşı itibariyle bir klâsik değil, şanzımanlı olması gibi zamanının çok ilerisinde bir teknolojiye sahip olması nedeniyle de güzide bir parça. Bu sayımızda teknoloji-donanım bölümümüzde yayınladığımız „şanzımanlı bisikletler“ başlıklı yazıda geçen teknolojilerin ne zamanlardan geldiğini göstermesi açısından da güzel bir örnek. Adler markası bisiklette şanzıman kullanan ilk marka olarak biliniyor.
|  | 1939 model Adler 155 | Büyük boyut için tıkla! | |
Öncelikle kısaca bisikletin sahibinden bahsedelim. Helmut Hubert 1956 yılında Avusturya’nın Steiermark eyaletinde doğmuş. 70’lerde meslek lisesinden elektrik teknisyeni olarak mezun olduktan sonra çeşitli fabrikalarda çalışmış, Avusturya ordusunda 4 yıl atış talim makinelerinden sorumlu kalmış, 1981’den beri de Viyana’da Şehir Elektrik İşletmeleri’nde çalışıyor. Binlerce Euro’luk ve değme bisikletçilerde olmayan bir donanımla evini büyük bir atölyeye cevirmiş, yıllardır bisiklet aşkını, tutkusunu arkadaşlarıyla, diğer bisiklet sevdalılarıyla paylaşan, yaşamdan kâm almayı öğrenmiş gerçek bir hayat sanatkârı.
Yazımızın konusu bisiklet başlıkta da belirttiğimiz gibi bir Adler 155. Bugün şehir içi ya da gezi bisikleti diyebileceğimiz bisikletin Almanca’daki ismi „Waffenrad“, yani silah bisikleti. Silah bisikleti ismi 19.yy’in sonunda Avusturya’da Steyr’da bulunan Silah Fabrikaları Şirketi’nin sivil sahada bisiklet üretimine girmesinden geliyor. Silah üretiminden kaynaklanan metal işleme tekniğiyle üretilen bu genelde hep siyah rengindeki „silah bisikletleri“ fazlasıyla sağlam, dayanıklı (haliyle biraz da ağır) oluyorlar.
|  | Bisikletli askerî birlikler | Büyük boyut için tıkla! | |
|  | Adler ön kısım | Büyük boyut için tıkla! | |
Bu yazımızda inceleyeceğimiz Adler o kadar eski değil. Herşeyden önce Adler daha çok iki Cihan Harbi arasında büyümüş bir marka. Adler marka arabalar, motosikletler, bisikletler ve daktilolar var. Bu bisiklette kullanılan orta mil şanzımanı ama denemeden öte gitmeyen ve sınırlı sayıda üretilen bir sistem. O zamanki teknoloji (yine o zaman ki) Çekoslavakya’da üretilen sistemden fazla ağır olması ve dişlilerin eşit şekilde aşınmaması nedeniyle birkaç yıl sonra vazgeçilmiş. Elbette bu bugün bisikletin değerini arttırıyor.
Helmut ilk Adler’ini 2001 yılında işyerinin yakınındaki bir hurdalıkta imha edilmeden kurtarıyor. Bisiklet yine 3 vitesli bir model, yalnız oldukça kötü durumda. Bir duvara yaslanmış şekilde durduğundan öncelikle rüzgâra açık tarafı tamamen çürümüş halde.
|  | 1940 Adler ilk bulunduğunda | Büyük boyut için tıkla! | |
|  | 1940 Adler arka detay | Büyük boyut için tıkla! | |
|  | 1940 Adler far | Büyük boyut için tıkla! | |
|  | Adler restore edilmiş parçalar | Büyük boyut için tıkla! | |
Ufak tefek donanımı söküyor Helmut, bunları temizliyor. Krom parçaların hepsi galvanizasyon işleminden geçiyor. Ayrıca Viyana yakınlarında bir antikacıdan aldığı zili de 70 Euro’ya altın kaplatıyor. Orijinalinin çıkardığı „rrrinnng-rrriiiinnggg“ sesi yerine iki tonlu „ding-dong“ şeklinde çalması dışında çok güzel bir parça çıkıyor ortaya.
|  | Restore edilmiş parcalar, altın zil | Büyük boyut için tıkla! | |
Yalnız bu bisiklette vites kolu yok ve şanzıman da yanlış monte edilmiş durumda. Bu nedenle 3 vites kullanılamıyor, tek viteste takılı kalmış. Helmut şanzımanı tamamen söküyor, haliyle 1930’lardan kalma bir bisikletin şanzıman sisteminin kullanma kılavuzu olmadığı için kendi nasıl çalıştığını buluyor, bakımını yapıyor ve tekrar monte ediyor. Eksik olan parçaları da Viyana’da her yıl yapılan bisiklet festivali esnasında kurulan panayırdan bulmayı ümit ediyor.
Talihi yaver gidiyor, bisiklet panayırında iki tane yine 3’er vitesli Adler buluyor, bir tane 1939 model erkekler için bir tane de kadın modeli, pazarlık derken 300 Eurogibi bir fiyata iki bisikleti de alıyor. Kadın modeli fazlasıyla modern parçalarla donatıldığı için bir antika olarak değersiz olduğundan Helmut bunu yedek parça deposu olarak kullanıyor, diğer bisikleti de restorasyon listesine alıyor.
Her türlü antikada olduğu gibi bisikletlerde de restorasyon çok yönlü, ustalık ve sabır isteyen bir iş. Özellikle restorasyon ile bisikleti yeni haline getirmek arasında büyük fark var. Restorasyon çok dikkatli yapılması gereken ve bisikletin kullanım izlerini silmemek üzerine kurulu bir işlem. 1939 model bisikleti Helmut çalışır gibi duruma getirmiş, bundan sonra olduğu gibi bırakmayı düşünüyor. Daha kötü durumda olan 1940 model bisiklet ise haliyle biraz daha çalışma gerektiriyor, bu nedenle orta vadeli, bisikleti eski haline getirecek bir projeye dönüşmüş durumda şu anda. Parçaların restorasyonu resimde görüldüğü gibi bitmiş durumda ancak asıl zorluk süslerin, yazıların ve renk uygulamalarının restore edilmesi. Bunun için siline siline geride kalmış yazıların defalarca fotoğrafları çekiliyor, bunlar pozitif ve negatif halde basılıyorlar, ölçümleri yapılıyor ve kâğıda geçiriliyorlar. Daha sonra bu çizimlerden sprey boya kullanmak için şablon oluşturması yapılacak. Gümüş renkli süs çizgileri ise kalemle çizilecekler.
 | Silik Adler yazısı | Büyük boyut için tıkla! |
 | Kâğıtta Adler yazısı | Büyük boyut için tıkla! |
 | Boya için şablon şeması | Büyük boyut için tıkla! |
Gelelim bisikletlerin ince işlerine, özelliklerine.
Bisikletin herhalde en ilgi çekici parçalarından biri far düzeneği. Herşeyden önce iki tip far bir arada. Dinamo üzerinden çalışan farın içinde ayrıca bir de yassı pil koymak için yer bulunuyor, bu sayede bisiklet durduğu zaman bir kol aracılığı ile far pile aktarılıyor, ışık sönmüyor.
 | Bisiklet güneşi marka dinamo | Büyük boyut için tıkla! |
 | Far içinde yassı pil yuvası | Büyük boyut için tıkla! |
Far sisteminin ikinci özelliğini ise 1939 modelde görüyoruz. Farın gövdesi paralelogram şeklinde bir yayda taşınıyor. Bu kelebek vida ile sıkıştırılan yayın görevi ise çok basit: O zamanın çoğunluğu Arnavut kaldırımı, geri kalanı da bozuk toprak olan yollarında lambadaki tungsten telinin sarsıntıdan etkilenmemesini sağlıyor. Bu sistem kızaklı olduğu için far gövdesi takıldığı yerden yayla birlikte çıkartılabiliyor.
 | Paralelogram yaylı far | Büyük boyut için tıkla! |
Vites sistemi bu sayımızda teknoloji donanım bölümümüzde anlattığımız sistemlerin babası sayılabilir. Elbette günümüzden hayli farklı, herşeyden önce çok daha ağır. Orta mil yatağında yer alan şanzıman sistemi alt boru üzerindeki büyük bir vites kolundan yönetiliyor. 3 yuvaya sahip vites kutusundan çıkan bir çubuk şanzımanın içindeki dişlileri hareket ettiriyor.
 | Adler 3 vitesli şanzıman kapalı | Büyük boyut için tıkla! |
 | Şanzıman açılıyor | Büyük boyut için tıkla! |
 | Şanzıman açık | Büyük boyut için tıkla! |
 | Şanzıman ve vites kolu grubu | Büyük boyut için tıkla! |
 | Vites kolu ve çubuğu | Büyük boyut için tıkla! |
 | Vites yuvası | Büyük boyut için tıkla! |
Bisikletin orijinal halinde arkada bir yansıtıcı yok. Arka çamurluğun altında bulunan beyaz kısım ise karartma ortamlarında zaten siyah renkli olan bisikletin tamamen görünmez olmasını engelliyor.
 | Karartma boyası | Büyük boyut için tıkla! |
Bisiklette bunun dışında önde çubuklu, arkada “kontra-pedal” freni, ön çamurluğun üzerinde bir kartal figürü gibi özellikler de var.
 | Ön çamurlukta kartal | Büyük boyut için tıkla! |
Adler markası bisikletin her yerinde kendini gösteriyor. Sadece ön çamurluğun üzerinde ve bisikletin önündeki büyük mavi armada değil, aynakollardaki tasarımda da Adler arması bulunuyor.
 | Adler armalı ayna dişli | Büyük boyut için tıkla! |
 | Adler 155 arması | Büyük boyut için tıkla! |
Yine bisikletteki ince noktalardan biri bugün Manitou amortisörlerde gördüğümüz yağ şırınga etme sisteminin bir benzeri, ancak tekerlek göbekleri için kullanılmış. Bu sistem çok yakın zamana kadar Campagnolo tarafından da kullanıldı (Hatırlatan Aydan Çelik'e teşekkürler).
 | Göbek yağlama deliği | Büyük boyut için tıkla! |
Son olarak bahsedilebilecek bir ince nokta da gidon kontrol sistemi olabilir. Bugün motosikletlerde benzerlerini gördüğümüz bu sistem sayesinde kullanım sahasına, arazinin koşullarına göre gidon sisteminin sıkıştırılıp açılması mümkün. Bugün baktığımızda bu sistem gidonun oynaklığını ayarlayarak daha kolay bir kontrol sağlamak amacıyla yapılmış basit bir mengene de olsa 1930’lardan kalan bir bisiklette görmek şaşırtıcı.
 | Gidon kontrol vidası | Büyük boyut için tıkla! |
 | Gidon kontrol sistemi açık | Büyük boyut için tıkla! |
|